Nevin Yıldırım davasının unutulan detayları ve yeniden harlanan öfke

19,700 takipçili Vartan’ın 2000 RT’li ve 6500 likes’lı tweeti, Türkiye’de yaygarası koparılan meselelerin çoğunun altyapısını bilmediğimizi veya unuttuğumuzu ortaya koyuyor. Belki ikisi de değil. Sadece gerçekleri umursamıyoruz.

Ana akım medya için mühim olan duyguları kışkırtıcı başlıklar atarak tık ve dolayısıyla para kazanmaksa, fenomenler için de sosyal medyada bir nevi para yerine geçen RT ve likes toplamak öne çıkıyor.

Nevin Yıldırım ile öldürdüğü Nurettin Gider arasında gerçekleşen telefon görüşmelerinin kayıtları mahkemece incelemeye alınmıştı oysa. Basına yansıdığı haliyle tecavüze işaret eden bir bulgu yoktu. Aksine Nevin Yıldırım’ın kafasını kesip köy meydanına attığı Nurettin Demir’le üç senelik bir ilişkisi vardı. Yatakta öpüşürlerken fotoğrafları vardı. Yasak aşk yaşıyorlardı. Hem Nurettin Demir hem de Nevin Yıldırım başkalarıyla evliydiler.

Bunlar aslında hep konuşuldu, tartışıldı bundan yıllar önce. Fakat haberler o kadar hızlı tüketiliyor ki, hafıza kalmıyor insanlarda. Hem hatırlamaya ne gerek var? Belli türdeki belli haberlere otomatik tepkiler verilmeli.

Kezban Gider (Nevin Yıldırım’ın kafasını kesip köy meydanına attığı Nurettin Gider’in karısı):

3 yıldan bu yana ilişkileri vardı. Sabah 04.00’te dışarı çıktım, ikisini duvara dayanmış, soyunmuş, sevişirken gördüm

dedi ifadesinde.

Nevin Yıldırım’ın öldürdüğü Nurettin Gider’den çocuğu var.

Mahkeme Başkanı, Nevin Yıldırım’a kaç çocuğu olduğunu sordu. Eşinden 2 çocuğu olan Nevin Yıldırım, ”İki çoğum var” diyerek 17 Kasım 2012’de dünya gelen ve Nurettin Gider’den olduğu DNA raporuyla tespit edilen ’Elif Sıla’ adı verilen kızını yok saydı.

2012 yılında Nevin Yıldırım ve Nurettin Gider telefonda 114 saat konuşuyorlar.

Nevin Yıldırım’ın, Nurettin Gider’e telefon konuşmalarında ve attığı mesajlarda, ’seni seviyorum, canım’ gibi ifadeler kullandığı kaydedildi.

Dahası, Nevin Yıldırım, bu iliskiden doğan kızını 50 bin lira karşılığında bir aileye evlatlık vermeye çalışıyor.

Ben bu olayı niye bu kadar detaylı hatırlıyorum?

Vuku bulduğunda Friendfeed adındaki sosyal ağdaydım. Orada aktivistler “hurrra” çekip “ohhhh, yessss” diyerek kendilerinden geçmişlerdi. Bu olayı zamanla çok güzel propagandaya çevirdiler. Yukarda paylaştığım görsele bakar mısınız? Sapla samanın karıştırıldığı bir yazıda kullanılmış, ben de oradan aldım..

Şunu eklemezsem rahat edemeyeceğim yalnız.

Bu dava göründüğünden daha karışık da olabilir.

Mesela Nurettin Gider’in karısı “Nevin eşimi hiç tehdit etmedi ama babası etti. Kocamı Nevin’in babası ve kardeşleri öldürdü” diyor. Nevin Yıldırım ise “ben öldürdüm” diyor.

Bir ihtimal şu ki; cinayeti Nevin’in babası ve kardeşleri işlemiş, Nevin de ailenin adını kirlettiği için suçu üstlenmeyi kabul etmiş olabilir. Her ne kadar bu konuda bir delile bugüne kadar bildiğimiz kadarıyla rastlanmasa da… Zira Nevin Yıldırım’ın babası

Ben kızımın her zaman arkasındayım. Bir hata yapmış da olsa onun arkasındayız ailesi olarak. Avukatımızın talimatı gereği hiçbir beyanat vermeyeceğiz

diyor.

Tüm bunların üzerine bir de Nevin Yıldırım “ben yaptım” deyince… Davanın (öldürdükten sonra kafa kesmeyi de hesaba katarsak) ağır bir mahkumiyetle sonuçlanmasında ters bir durum yok.

Kadın derneklerinin tuttuğu avukatlar (5-6 avukat tutulmuş) hem mahkemede hem de kamuoyunu harekete geçirmede savunmalarını

cinayeti ailesi işledi, Nevin’e yıktılar

diye kurmuş olsalardı, en azından ciddi kafa karıştırabilirlerdi. Bu da yapılmadı. Peki ne yapıldı?

“Nevin Yıldırım bu cinayeti işledi ama bir sorun bakalım niye işledi” üzerinden gidilmeye çalışıldı. Bu sorunun cevabı, “çünkü tecavüze uğradı” olarak verilecek ve böylelikle Nevin Yıldırım’ın evet ben işledim dediği cinayet meşru müdafaaya yıkılarak sanık kurtarılacaktı.

İyi de… Böyle olmuş bile olsa bunun ispatlanması mümkün değil. Elde olan delillerin hiçbiri bu senaryoyu desteklemiyor.

Hukukçu falan değilim (bu konuda yüksek sesle konuşup ortalığı velveleye verenlerin olmadığı gibi). Sadece mantıklı bir insan olarak yorumlamaya çalışıyorum. Tecavüz olduğu ispatlanabilse, Nevin Yıldırım meşru müdafaada bulundu denilebilirdi. Ancak takdir edersiniz ki tecavüzle suçlanan kişinin canlı olarak mahkemeye çıkarıldığı davalarda bile tecavüze uğradığı iddia edilen kişinin vücudunda tecavüzün izleri doktor raporuyla veya görgü tanıklarıyla tespit edilemediyse, mahkemenin “bu tecavüzdür” diye karar vermesi beklenilemez.

Bugün yine ortalık yangın yerine dönmüş. Twitter bio’sunda ‘‘DEÜ Hukuk – Avukat – Çanakkale Barosu Kadın Hakları Kom. Bşk. Yrd., Çevre ve Kent Hukuku Kom. Sekreteri – CHP Çanakkale İl Gençlik Kolları Bşk. Yrd.’’ yazan biri şu tweeti RT’lemiş.

Bir başkası: Gazeteci – Haber Spikeri Journalist

Nevin Yıldırım ve Özgecan’ı ‘ikisi de kadın’’ diyerek aynı sepete koyarsanız bu sizin kendinizi adadığınız davalarınıza büyük zarar verir. Güvenilirliğinizi kaybedersiniz. Oysa davalar, size şüphe ile bakanları safınıza katarak kazanılır. Bunu da hak ve adaletten uzaklaşmayarak, akıllı olarak ve akıllı kalarak yaparsınız. Ajitasyon, manipülasyon, takım tutar gibi taraf tutma ile uzun vadede bir şey kazanılacağını sanmıyorum.


Posted

in

Tags: